seyahat etmenin insan üzerindeki etkisi




Ne zaman bir yere gitsek, yeni insanlar görsek sanki dışarıda devam eden güzel bir hayat varmış gibi hissederiz. 
Yurtdışına çıktığımızda sanki başka bir paralel evrende hissederiz kendimizi !
Farklı bir karaktere bürünürüz. Davranışlarımız, duygularımız, enerjimiz bile değişir. Sanki dünya üzerindeki cennete gitmişizdir. O kadar farklı hissettirir. 
Ben bu durumu farklı bir bakış açısı ile sizlere anlatmak ve sizin de bu açıdan bakmanızı sağlamak istiyorum. Uzun bir süre aynı evde, aynı ortamda hatta aynı ülkede kaldığınızda orası yavaş yavaş sizin kafesiniz olmaya başlıyor. Etrafınızdaki insanlar sizin sınırlarınızı çizmeye başlıyor. Size etiket yapıştırıyorlar.
Hiç olmadığınız biri gibi davranmak zorunda kalıyorsunuz. Bu yüzden başka bir yere seyahat ettiğinizde rahatlamış, çevrenizdeki o insanların seslerini kısmışsınızdır.
Bu da size rahatlama ve güven vermeye başlar.
Çünkü artık size strese sokan insanlar yoktur. Sinirleriniz boşalmaya başlar, artık mantıklı düşünmeye başlarsınız.
Yarın ne yapsam diye düşünmezsiniz. Çünkü zaten kararınızı çok rahat verebiliyorsunuz. Bu size disiplini getirir, depresyonu götürür.
Şimdi anlıyor musunuz ne demek istediğimi?
Neden sürekli seyahat etmeniz gerektiğini...
Kendinizi ancak siz bu durumdan çıkarabilirsiniz. Biliyorum zor, ancak değer. Bir meyveyi yemeniz için bile önce bir ağaç büyütmeniz gerekir. Boş verin size ne yapacağınızı ne yapmanız gerektiğini söyleyen koçlara bakmanız gereken tek yer yaşadığımız yer küredir, yani doğa. Doğa, bizim en büyük öğretmenimizdir. Eğitmenimiz demiyorum, şu an piyasada bir çok eğitmen var her ne kadar öğretmen olduklarını ifade etselerde !
Eğitmenlik tıpkı bir sirkte şakrabanlık yapan aslana eğitim vermektir. Aslan doğası gereği Avcı, sirkte ne işi var ne alaka ?
İşte eğitim ve öğretim arasındaki fark bu kadar basit ve anlaşılır.
Evet bu kadar basit.
Cevremizdekiler bizim düşünce biçimimizi sürekli eğitmeye çalışırlar. Sürekli sizi işlerine yarayacak en iyi versiyonunuz olmanız için teşvik ederler. Sizin en iyi versiyonunuz olmanızı istemezler. Bu dediğim şeye en yakınlarınız da dahil. Seni bilmediğin şey incitir, bildiğini sandığın şey daha çok incitir.
Konumuza geri dönecek olursak, bizler özgür yaratılanlarız. O yüzden çağlar boyunca atalarımız göçebe hayatı yaşamıştır.
Ne yani yerleşik hayata geçmeyi bilemeyecek kadar saflar mıydı?
HAYIR 
Onlarda insanın özgür yaratıldığını bu yüzden özgür yaşaması gerektiğini çok iyi biliyorlardı.
Hepimizin kemiklerinde sihir var.
Özgür olma ateşiyle yanan bir sihir!
Konfor alanı en büyük düşmanımız. Biliyorum, herkesin ağzında olan bir şakrabanlık.
Ama bizim ait olduğumuz sadece iki tane şey var;
Zihin
Beden
Bunları sürekli olarak geliştirmenin sizi durdurulamaz yapacağının farkında değilsiniz.
-SAVAS 

Yorumlar